Her şey, Tavaklı köyümüzün muhtarı tarafından ilk dedemiz Ali Osman Sapmaz’a (1820-1878) verilen birkaç dönüm zeytinlikte başladı. Askerden döner dönmez rahmetli olan dedemiz ardında toprağa ve zeytine tohumları henüz atılmış bir miras bıraktı. O mirası ikinci kuşak Mustafa Sapmaz (1911-1978) aldı, büyüttü, şimdiki fabrikamız olan, o zamanlar un değirmeni olarak kullanılan yeri satın alarak ilk temeli attı.
Yeni bir başlangıcın ilk adımı ise üçüncü kuşakla atıldı. Askerden dönüp fabrikaya taş baskı sistemini kuran Mehmet Sapmaz (1945-1989) dedemiz, zeytine olan saygısını ustalığa dönüştürdü. O gün bugündür bu topraklarda zeytin yalnızca bir meyve değil, kutsal bir canlıdır bizim için.
Ardından dördüncü kuşak Bülent Sapmaz dokundu zeytine. Yine gençti, toydu ve yalnızdı. 13 yaşında babasını kaybetmiş ancak erken olgunlaşmıştı. Bununla birlikte Bülent Sapmaz ile Avrupa Birliği standartlarına uygun modern üretime geçildi. Yenilenen ve sayı olarak artan son teknoloji makineler ile tesis donatıldı. Bu sayede zeytin bekletilmeden sıkılarak daima kalite hedeflendi. Yılda ortalama 2 bin ton zeytin işleyen bir tesis olan Sapmaz Zeytinyağı Fabrikasında artık zeytinyağı, aile ve kültür mirası olarak yaşamakta ve yaşatılmaktadır.
Günümüzde Bülent Sapmaz ve oğulları Mehmet Sapmaz ve Yiğit Sapmaz yani bizler, bu asırlık zeytin öyküsünün devamını yazıyoruz. Zeytini emanet bilip öyle hareket ediyor, her geçen gün kendimizi geliştiriyoruz. Kalitemizden, müşterimizin bize duyduğu güvenden, zeytine ve zeytinyağına duyduğumuz saygıda bir gram sapmadan zeytin ağacımızın, markamızın büyümesi için çalışıyoruz.
Peki, biz nelerden sapmayız?
Biz zeytine olan sevdamızdan sapmayız! Biz zeytin ağacına sadece bakmayız, onu anlarız. Çünkü ona biz bir adım gideriz, o iki adım gelir, budanırsa mutlu olur, konuşursa dinlenir. Bugün Sapmaz Zeytincilik’te hala o saygıyı, o sadakati sürdürüyoruz. Mutlu ağaçların mutlu zeytinlerini mutlulukla sıkıyoruz.
Biz güvenden sapmayız! Her müşterimizin zeytinini kendi zeytinimiz gibi görür, makinelerin başından ayrılmayız. Bizim için bu sadece bir iş değil. Gecemiz, gündüzümüz, makinelerin gürültüsü altında geçen saatlerimiz, çayın ilk demlendiği sabahlar… Her biri bu yolculuğun bir parçası.
Biz dostluklardan sapmayız! Her sabah işe başlamadan çayımızı demler, gelen müşterimize bir bardak çay sunarız. Çünkü bu fabrika sadece bir üretim yeri değil; dostlukların kurulduğu, güvenin filizlendiği bir mekândır.
Zeytinyağına olan saygımızdan bir adım sapmayız! Biz zeytinyağını sadece üretmiyoruz. Aynı zamanda koruyoruz, saklıyoruz, sahip çıkıyoruz. Yağlarımızın içine yılların deneyimini, kuşaktan kuşağa aktarılan sevgiyi katıyoruz.
Zeytine duyduğumuz karşılıksız sevdadan bir an olsun sapmayız! Zeytin bereketlidir. Yaprağından çekirdeğine, gövdesinden toprağına kadar her parçası değerlidir. Biz de bu bereketi sadece kazanmak için değil, paylaşmak için yaşıyoruz. Çiftçimize yaprakları ücretsiz veririz, hayvanlarına yem olur yapraklarımız, zeytinin çekirdeğinden yakıt üretiriz, kömürden dahi daha verimli ısı kaynağı elde ederiz, bitmek bilmez enerjimizle nice projeler geliştiririz. Çünkü biz bu toprağın ve zeytinin hem emekçisi hem de emanetçisiyiz.
Biz samimiyetten sapmayız! Sektör büyürken samimiyetin azaldığını gördük ama biz sahicilikten hiç sapmadık. Bu yüzden adımız Sapmaz oldu kuşaklar boyunca.
Bugün de aynıyız. Tesisimizi ve kendimizi gelişime açık bırakırız. Zeytini sıkarken zorlansak da yılmayız. Çünkü biliyoruz ki; zeytin sabır ister, güven ister. Tıpkı bizim hikâyemiz gibi...
Şimdi hikâyemizin devamını, yine başarıların arkasını getirme vakti. Ata mirasımızı ve zeytinimizin kıymetini bilip önce Türkiye’nin her bir köşesine sonra dünyaya markamızı duyurmak, kurumsallaşmak ve kalitesine, lezzetine güvendiğimiz zeytinyağımızı herkese tattırabilmek istiyoruz. Başarı ölçütümüzü buna göre belirliyoruz.